28 Eylül 2010 Salı

Ankara Sevdi Beni Benim Onu Sevdiğim Gibi....




Kimilerine göre en güzel tarafı İstanbul'a dönüş yoludur, kimisine göre  denizi olmayan çorak sıkıcı yer, kimisine göre de gri bir şehir. Şairler, besteciler bile İstanbul'a aşklarını bonkörce verirken, iş Ankara'ya gelince aşkınında,kızlarının da ne kadar zor olduğunu konusunda dem vururlar.

14 Eylül 2010 Salı

Masallar Bitmez , Kahramanlar Ölmez....




Metin Oktay…


Sadece Galatasaray değil Türk Spor tarihinin altın çocuğu. Gollerinin sayısını egale edenler, gördüğü başarıların kat be kat şampiyonluk yaşayanları gördü bu topraklar ama saha dışına çıkınca onun gibilerini aradı bu gözler... Birçoğumuz canlı gözlerle tanık olmadık futboluna ama belki de dedelerimizin, babalarımızın bize anlattığı en güzel masaldı Metin Oktay. Hiç bitmesin istediğimiz, uğruna şarkılar söylediğimiz, en güzel kahramanımızın adıydı Metin Oktay.

13 Eylül 2010 Pazartesi

11 Eylül 2010 Cumartesi

Kendime Müslümanım Bu Hayatta....



Önyargılarımız...

Kimi zaman sonucu neye varacağını bilmeden sevdiklerimizin hayatına müdahaleye varan önyargılarımız, kendince bizim olan değerlerimiz. Karşımızdaki insanın yaşanmışlıklarını, yalnızlığını bilmeden, dinlemeden ahkam kesip kendimizin çizdiği yaşamı yaşamasını izin veren önyargılarımız.

Futbol Tanrısı Ve Müridleri


Futbol...


Uğruna savaşlar çıkartan, kan döken ama sevinci hiçbir şeye benzemeyen futbol. Yaşımız ister 7 ister 70 olsun aynı hazzı başka ne verebilir? Sokakta, yolda yürürken yüzüne bakmadığımız, ortak bir şeyler paylaşamayacağımızı düşünürken adı yeten futbol. Küçükken uğruna anneden yenilen fırçalara, kırılan camlara, parçalanan dizlere rağmen, büyüyüp koca koca adamlar olup milletin, eşin dostun dırdırına bile aldırmadan koşulan gece maçları, tribün maceraları... Tılsım dedikleri bu olsa gerek.

Adem'in Torunlarının Doyumsuzluğu


Erkek yeni bir ortama girdi sağına baktı üç, soluna baktı beş arkasına bakıp dört kadın gördü. Parametreleri her geçen zamanda sürekli büyüdü. Metrekaresine düşen kadın sayısı başına döndürdü. İlk başlarda toyluğunun vermiş olduğu acemilikle bir, sonra çıraklıktan ustalığa geçmiş olmanın özgüveniyle hepsi benim diyerek gezdi sokaklarda. Ustalaştıkça, çevresine baktıkça doyumsuzlaştı. Atalarının çapkınlık erkeğin şanıdır sözünün arkasına sığınıp arı misali her çiçekten bal almaya başladı. Sözler verdi tutmayacağını bile bile sırf karşındaki o an mutlu olsun sorun çıkarmasın diye. Huzur arıyorum derken huzurun kelime anlamını bile unuttu. Kadın ondan bir şey dilediğinde avucunun içini gösterdi beğenmesen elimin altında başkaları var imasını yaptı. Aynaya her baktığında daha da devleştiğini, kadınlar için ne kadar gerekli olduğunu gördü. Sevdim dediği kişiye bağlanmaya başladığı hissedince korkup kaçtı arkasında bile bakmadan. Özgürlüğüm dedi başka bir şey demedi.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Adem'in Torunları Da Değişir

Havva Elmaya Baktı
Adem Havvaya
Havva 'yı Şeytan
Adem 'i Havva Dürttü


İşte elma yendi eşitlik bitti.Atalar bile taraf oldu erkekten yana. Kadına elinin hamuru ile evde yer gösterirken, erkeğin elinin kiri gibi görüldü kadınlar, kadının susanı makbul derken , susmayanın  hakkı kötektir diye yol gösterdi atalar.Elmanın intikamı havva'nın torunlarına fatura edildi.Yüzyıllar böyle akıp gitti.

Zaman asasını erkeğe cevirdiğinde erkekde nasiplendi. Eskilerden kalma alışkanlıkları bir kenara itti, ataların bazı sözlerini kulakardı edip yolunu bulmaya ,yeniliklere kabullenmeye çalıştı.Her yenilenmeye karşı cıksada  inadı kırıldı o da düzene ayak uydurdu.