9 Aralık 2010 Perşembe

Alıştıramadıklarımla Alıştım.....



Alışmaktan hep korktum...

Birine, birşeye, bir yere farketmeksizin alışmaktan ... Ama insanın hep korktukları başa gelirmiş ya bu hayatta da hep birine, birşeye ve bir yere alıştım hemde saniyesinde. Alıştığımın farkına vardığımda onsuz ne yapacağımı düşüncesiyle kendime işkence ettim. Ya biri giderse, ya birşeyim kırılırsa, ya yerime yeller alırsa diye felaket senaryolarıyla gecemi sabah yaptım. Gün geldi yine korktuğum başıma geldi gitti, kırıldı , yeller aldı.

Küçük bir çocugun oyuncağı elinden alınmış gibi hüngür hüngür ağladım , hırçınlaştım, aksileştim. Teselli için uzanan elleri hep geri çevirdim belki yaşanmışlıklarımız aynı olsa da kimilerine göre duygularımız farklıydı bana göre. Bu yüzden benim yaşanmışlığımın tesellisini ben yapmalıydım diye çektim elimi eteğimi herşeyden..
O an herkes alışkanlıklarımın aslında ne kadar kötü, zararlı olduğunu konusunda hemfikircesine beni teselli etmek isterken gerçekte ne kadar yaraladıklarının farkında değildiler. Biri, bir şey, bir yer benimle iken iyiydi de beni bırakınca mı kötü oldu diye bağırmak istedim ama yapamadım. Onların yaptıkları da tıpkı benim kendime yaptıgımın gibiydi ; oyalamak...

Benden götürdükleriyle değil bana verdikleriyle teselli edip iyileştirmeye çalıştım kendimi. Kendimi kandırdım belki de  bile bile isteye isteye... O zaman bu kandırmacaya ihtiyacım vardı kendimi avutmama , uyuşturmaya... Ne kadar uyutursam beynimi, bedenimi o kadar acımayacaktı canım. Dünya dönerken ben dönmeyecektim ...

Sonra her insanın içinde olan şey çıkardı yeniden , yeni biri, yeni bir birşey  , yeni bir yer... Ve ben geçmişin bütün kırılganlıklarını,mutsuzluklarını unutup yeni alışkanlığımın kollarına atardım kendimi.. Ve yine aynı süreç işlemeye başlardı. Kurulu bir saat gibi; 
tik tak tik tak...

Ve hayat böyle devam ederdi....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder