14 Şubat 2015 Cumartesi

Hoşçakal İki Gözüm HoşÇakal



İnsanın sevdiğine hoşçakal demesi kadar hoşçakal demeden uğurlaması insanın canını yakıyor, acıtıyor. Üstelik bir de bir daha sesini duyamacak , onu bir defa daha göremeyecek olmak, nefes almadığı bilmek daha yakıyor yüreği...



Sanal dünyanın en güzel hediyesiydi bana Siirtli Kürt Kızı Nergiz. Hayatımın son 4 yılında farkında olmadan öyle çok iz bırakmış, kalbime o kadar çok işlemiş ki ... Cam kemik hastasıydı Nergiz. Tanıştıgımızda yatağında çıkamıyor, oksijen destekli yaşam mücadelesi veriyordu. O kadar güçlüydü ki yaşadıklarına rağmen yaşama sevinci vardı. Kimse bilmesin isterdi durumunu. Bana söylediğinde durumunu 6 ay boyunca ona acıdığım için değil onu sevdiğim için konuştuğuma ikna etmekle çalıştım. Çünkü kısacık yaşamında cevresindeki herkes ona acıma duygusunu ilk göstermişti. O yüzden insanlardan kaçmış tek limanı annesinin kanatlarına sığınmıştı. Acımasınlar ona diye kimseye söylemedi , onun seçtiği ,hayatına  soktuğu üç-beş sanal kişiyle paylaştı duygularını ama tembihlemeyi de unutmadı kimse bilmesin bu halimi diye.

Beni hep şaşırttı ve her konuştuğumuz da bir şeyler öğretti hayata dair Nergiz. Hiç öğretmeni olmamıştı, tahta sıralara oturup yazı yazamamıştı yaşıtları gibi. Kuzeni okula başladığında onun kitaplarıyla ,soru sorurak öğrenmişti okuma yazmayı. En sevdiği şeydi kitaplar hakkında konuşmak.
Bir onun bir benim seçtiğim kitapları okur sonra konuşurduk geceler boyu. Bazen severdik bazen sevmezdik zaten önemli olan Nergiz için biriyle konuşmaktı bir şeyler paylaşmaktı. Bir insanı sevmek değer vermek için illa görmek ,dokunmak gerekmediğini Nergiz öğretti bana. Birbirimizi hiç görmedik ,seslerimizi çok az duyduk ama ben hep bildim bana haketmediğim kadar çok değer veren bir Kürt Kızı var ... İnsan dostuna nasıl sever nasıl merak eder ,nasıl onunla sevinir nasıl üzülür Nergiz gösterdi bana. İki gün sesim çıkmasa "Zuzuşum nerdesin özledim seni" diye mesaj atardı. Sırf ben bir atkı sevdim diye hasta yatağında örüp yollamıştı. Örme alırım ben dedim dinlemedi ,benden sana bir hediye olmalı dedi. Hayatımın en güzel hediyesini bırakıp gitti bana. Ben kürtçe öğrenmek istiyorum dediğim de yine kolları sıvadı . Bıkmadan usanmadan bana öğretmeye çalıştı sonra ben zaman geçip hatırlayınca mutlu oldu. "Zuzusu " onun dediklerini unutmamıştı.

Ona söz verdim Siirte gidip  sarılacaktık birbirimize, yaralarımızı sarmalayıp umutlarımızı yeşertecektik bu  hayata dair. O sözü verdiğim gün heyecandan uyuyamıştı o gece tıpkı ilk kez telefon açıp sesimizi duyduğumuz zaman gibi... Dünyanın en güzel kalpli kızıydı ..

Bir kış gecesi  dayanamadı artık ciğerleri ,kalbi  son nefesini verdi ... Arkasında sözünü tutamayan gözü yaşlı ve onu çok seven Zuzusunu çaresiz bıraktı. Oysa konuşacak ,yaşayacak çok şeyimiz vardı. Daha  öğreneceğim çok şey vardı ondan,  beni sarıp sarmalayacak bir dosttum yok artık.

Sevgili Dosttum;

Sana hoşçakal bile diyemedim ama bilirsin ki ben hoşçakal desem de hoşçakalamam...
Umarım seni ne kadar çok sevdiğimi bilerek gitmişsindir bu dünyadan ...
Affet beni sözümü tutamadım diye .
Umarım gittiğin yerde gökyüzüne doğru doya doya koşuyorsundur...


Hoşçakal İki Gözüm Hoşçakal.....













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder