20 Ağustos 2010 Cuma

Balonlarım Var...

Arif Dede...75 yıllık koca çınar. Beyaz saçları ,gözlükleri ,kocaman göbeği ve dillere destan pantolon askıları ile karşılardı apartmandakilere. Kimi görse kocaman bir tebessüm otutturur yüzüne ve başlardı sohbete. Çocukla çocuk ,büyükle büyük olmasını öyle güzel bilirdi ki üç beş dakikalık ayaküstü sohbetleri hiç bitmesin sürsün gitsin isterdi insan.Belli zamanlar belli bir süreliğine yok olurdu o yok olunca  apartmanın neşesi de onla beraber giderdi. Geldiğinde ise heybesinde anlatacak bir sürü hikayesi ve hayalleri olurdu. Onu dinlemek için yolunu gözler ayaküstü sohbetlerini bahçeye taşımaya bakardım. Yaptıklarını,yapacaklarını öyle ballandıra ballandıra anlatırdı ki ..Yıllar sonra bulduğu lise arkadaşlarıyla sarhoşluğunu, bulunmaz diyenlere inat yıllarca gezip bulduğu kitabını, İstanbul'un bir kıyısından başlayıp bir kıyısında bitirdiği yüzme yarışmasına girişini, bisikleti binmeyi öğrenişini...Konuşma bitimine yakında  yeni tüyo gelirdi yeni hayaline dair bir gözünü kırpıp kocaman tebessümüyle beraber... "Yeni hayalim uzaya gitmek" dese ne yapar eder uğraşır yukardan el sallayacağını bilirdim bana.Çünkü o hayallerine ,hayalleri de ona sıkı sıkıya tutunmuştu. Yaşına,vücudunun hantallığına ,insanlar ne dere bakmaksızın kovalardı onları bütün inanmışlığıyla. Hatta bazen "yorulmadın mı artık otur azıcık dinlen hayaller bitmez " diyenlere "yaşlıysam ölmedik herhalde" diye kafa tutardı...
En çok hayal kırıklığı yaşayıp yaşamadığını merak ettiğimi sorduğumda
" oooo küçük hanım bu hayatta herkes birşeylerden korkar ,yükseklikten, ölümden ,yalnızlıktan eee o zaman madem bu kadar korkuyoruz yaşamayalım daha iyi "der şen kahkahasını savururdu...

Birgün ağlarken gördü beni hemen kaşlarını kaldırıp hayrola der gibi baktı... "Aşagı sokaktaki oyuncakcıda bir bebek vardı vitrinde uzun zamandır ordaydı ama bugun yok gitmiş "dedim. "Senin gibi hayal ettim o bebeğin benim olduğunu,saçlarını taradığımı ,oynadığımızı her gun hayal ettim ama olmadı işte diye ağlamaya sürdürdüm.Birazda onu suçluyarak baktım  sonucta o bu kadar inandırmasaydı hayallerin gerçekleşeceğine ben de  hayal bile etmeyecektim  o bebeği. Kaşları kalktı " Küçük Hanım evde oturup hayal etmekle mi gelecekti o bebek sana, masaldaki pinokyo gibi canlanıp  beni istiyormussun geldim mi diyecekti,  sen ne yaptın o bebek için onu söyle bana " dedi...  Bir şey dememe fırsat vermeden "Serseri hayalci" diye tuttugu gibi kolumdan bakkalda aldık soluğu... Bir tane balon istedi Hüseyin Amca'dan. Aldığı gibi şişirip ipi ucuna bağlayıp tekrar bahçeye geldik.Balonun ipini elime doladı ve başladı konuşmaya... Şimdi gözlerini kapa ,bebeğini düşün ve o bebeğin senin olacağını ,nasıl oynayacağınızı düşün,sarı saçlarını, mavi gözlerini beyaz şapkasını düşün ve yavasca balonu bırak elinden dedi... Dediklerini yapıp gözlerimi açtığımda balonum coktan gökyüzünde havalanıyordu bile. "Şimdi bebek bana mı gelecek"  dedim büyük bir hevesle ona bakarak. "Dünyaya hayalimizi söyledik o bebeği cok istediğimizi  onu hayal ettiğimizi , balon her gittiği yerde senin hayalinden bahsedecek ama bu kadarla yetmez birşeyler daha yapman lazım " dedi."Artık hergün benim gazetemi veya sütümü sen alacaksın bakkaldan .Bunun karşılıgında sana  hergun para vericem ama harcamayacaksın biriktireceksin anlaştık mı kücük hanım" dedi. Anlaştık diye ayrıldım yanından  olan biteni anlamaya çalışırken..
Ertesi gün ,daha ertesi gün sabahları verdiği listeyle bir koşu bakkala gidip alıyordum dediklerini.Bazen o kadar çok şey istiyordu ki bakkalla ev arasında mekik dokuyup kendimden ağır poşetleri taşımaktan yoruluyordum.İşlerim bitince verdiği parayı annemden istediğim kavanozun içine atıp bakıyor ,coğaldıkça mutlu oluyordum. Bir gün hadi bakalım getir paraları dediğinde ne yapacağımızı anlamadan getirdim koydum kavanozumu masaya.Bir elinde elim bir elinde kavanozum aşağı sokağa doğru yol almaya başladık.Oyuncakcının önünde durup "hadi bakalım küçük hanım içeri demesiyle "attım hemen kendimi içeri. Raflarda bebeğimi araken gözlerimle ," sakladın dimi sana söylediğim şeyi " dedi satıcıya. Satıcı arka tarafa giderken ben umutsuz bir şekilde ona bakıp "hımmm satılmış yok" derken birden bebeğimi satıcının kucağında bana doğru gelirken gördüm. Gidip bebeğe mi ona mı sarılıyım bilemedim. Ne yapacağımı bilmiyordum sadece gülüp bebeğime bakıyordum.Kavanozdaki bütün parayı tezgaha döküp "bu küçük hanım bu bebeği satın almak istiyor" dedi bana göz kırparak.Bebeğim kucağıma alıp dükkandan cıktığımızda benden mutlusu yoktu. Hayallerim gerçek olmuştu balonum bana bebeğimi getirmişti en sonunda." İşte inanırsan ve çabalarsan hayallerin oluyormuş değil mi bak ,evde kuru kuruya düşünmekle değil "dedi yine yüzüne yerleştirdiği o tebessümüyle...

Aradan yıllar geçti,herşey değişti büyürken ama değişmeyen tek şey balonlarımdı.Ne zaman birşeyi hayal edip dilesem ilk balonumu gönderiyorum gökyüzüne.İlk önce dünyaya inandırıyorum sonra yola koyuluyorum...

Bir balon daha gönderiyorum cok uzaklarda hayali bitmeyen birinin isteği gerçekleşsin diye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder