19 Ağustos 2010 Perşembe

Siyahın Elbisesi Kırmızı

Siyah Kırmızıya Baktı
Kırmızı Siyaha
Birbirlerini Giydiler
Birbirlerinde Kayboldular

Kadın beyazda bıraktığında kırmızıyı hem egosu hem de kadınlığı doymuş.Kırmızısını , şehri gibi yaşamışlıgının vermiş olduğu gururla teslim olmuş siyaha.Şehri gibi yüksek,şaşalı, acgözlü,bencil ,alaycı bir şekilde zafer sarhoşluguyla karşına çıkmış siyahın kırmızısına...İşte o an başlamış ilk mağlubiyet,siyah bir tokat gibi savurmuş kırmızıyı kadının yüreğine...Beyazda yaşadığı kırmızılar çok uzakta gelmiş, sanki hiç yaşanmamış gibi... Yasadıkları,duyguları,hazları sanki hep bir başka kadına aitmiş gibi . Üstüne giydiği elbise sanki ona ait değilmiş, o elbiseye hiç sahip olmak istememişde  zorla o elbiseyi giydirmişler gibi gelmiş kadına...Düşünürken beyazda yaşadıklarını biraz pişmanlık,biraz şaşkınlık kavurmuş yüreğini...Sehrinin ışıkları gibi kırmızısı da aldatmış,pusulasını şaşırtmış kadının.Doydum diye girdiği evinde neden aç oldugunu düşünmüş.. Beyazda yaşadıklarının neden siyaha yetmediğini anlamaya çalışmış.

O an eli yıllardır unuttugu, beslemediği,kuruttuğu yere; kalbine değmiş. Kalbi sadece görevini yapmanın bilinciyle atıyormus her zamanki ritmiyle bıkkınlığıyla,unutulmuşluğuyla,kırılganlığıyla.Egosunun,kadınlığının baş tacı edildiği yerde sürünüyor olmanın kabuledilemezliğiyle sitemkarmış yürek.Oysa kırmızı en çok ona ,o da en cok kırmızıya yakışırken kadının onu unutmuşlugu yuzunden bu kadar suskun olmuş.Ne zaman kan kırmızısı yüreğine yaklaşsa  topuklu ayakkabılarıyla onu kovup uzaklara yollamış kadın sırf kırık kalbim olmasın ,kırılıp dökülmesin diye... O an çeşit çeşit boy boy topuklu ayakkabılarına bakmış, onları her giydiğinde ,kan kırmızı bir o kadar uzak olmuş ona. Yüreği bu kadar davetkarken ,kadın beyazda yaşadığı  cüreti hiçbir zaman sunmamış kalbine.Hep dizginlemiş,frenlemiş yılların ve şehrinin ona getirdikleriyle. Yüreği kadar kendine güvenememiş kadın..Ne zaman cesaretlenip kan kırmızıyı doya doya yaşayacağım dediyse sonunda siyahlar beyazları bile fethdip,karanlık bir dünya sunmuşlar kadına... Zorluklarla başetmeye alışkın kadın , feragat eder bulmuş kendini bu durumda.Sanki birileri ona tercih yap demiş gibi gelmiş  işte o anda plazaları,topuklu ayakkabılarını,egonusu,kadınlıgını,beyazını düşünüp yol vermiş kan kırmızısına.Giderken zorluk çıkarma diye de tembihlemiş.Ama ne zaman siyahda olsa kırmızı kararından vazgeçip yüreğinin gönlünü alır olmuş.Söz vermiş birgün kan kırmızıyı getiricem sana diye yüreğini aldatmış  tıpkı şehrinin ona öğrettiği gibi...

Siyahla beyaz gibi kırmızılar da galibi kim olduğu belli olmayan  bir savaşa içinde bulmuşlar kendilerini.Kılıçlarını,kozlarını,tehditlerini bir bir savurmuşlar zafer kazanmak için her yolu denemişler.Ne kadar kan aktıgına bakmaksızın incitmişler, yaralamışlar birbirlerini..
Kadına hiç bakmadan,
Kadına hiç sormadan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder